Türkiye gerçekten ilginç bir ülke. Eskiden, Türkiye’de iktidarlar
askeri darbe usulü ile değiştirilirdi; şimdi ise usul değişti.
Aslında bugün, Taraf Gazetesi’nde, Abdullah Kıran’ın zihin açıcı
yazısını okuduktan sonra bu yazıyı yazmak içime hâsıl oldu.
Abdullah Kıran, yazısında özetle şunu söylüyordu; yolsuzluk
operasyonun hem iç destekli hem de dış destekli olduğunu, ancak dış güçlerin
baş aktör olmadıklarını ama her güçlünün yaptığı ve yapacağı gibi onların da
kendilerinin işine gelecek şekilde bu olaya müdahil olduklarını yazıyordu. Aynı
yazıda şunu da soruyordu; yolsuzluk operasyonunun amacının Ak Parti’yi
iktidardan düşürmek olduğunu, eğer Ak Parti ile cemaat arasında bir çatışma
çıkmamış olsaydı bu operasyonun olmayacağını, bundan hareketle ak partiyi
düşürmeyi planlayanların Ak Parti düştükten sonraki süreç hakkında hiçbir
açıklama yapmadıklarını, ancak ak partinin gitmesinin Türkiye için iyi
olacağını iddia ettiklerini söylüyordu. Ak Parti’yi düşürdükten sonra, buna
alternatif isimleri de konuşmamız gerektiğini belirtiyordu. Ak Parti gittikten
sonra iki muhalefet partinin de başta Kürt meselesi olmak üzere Türkiye’nin ana
sorunlarına bakış açılarının belli olduğunu ve her ikisinin de meşru olan
Kürdistan sözcüğünü bile kullanmaktan çekindiklerini söylüyordu. Yani kısacası
muhalefet ne demokrasi ile barışık ne de Türkiye’nin ana problemleri ile ilgili
bir projelerinin olmadığını söylüyordu.
Yazarımız, şüphesiz ki buraya kadar haklıydı, ancak aklıma takılan
meselenin diğer bir boyutu şu; velev ki, Türkiye’de demokrasiyi savunan ve her
türlü özgürlükleri savunan ve Kürdistan ile barışık olan bir muhalefet partimiz
olsaydı, hatta iktidar partisi ile puan farkı çok az olsaydı ve bu muhalefet
partisi de her kesim ile barışık olsaydı, yine de bir yargı operasyonu ile
hükümete operasyon yapmak ve onu iktidardan uzaklaştırmak ve onu bir şekilde mahkûm
etmek, demokrasi ve hukuk özgürlüğü bağdaşır mı, bir ülkede hukuk bunun için mi
var yani bir kesimin tekelindeki yargı,
beğenmediği bir iktidar partisini yolsuzluk adı altında operasyon yapma hakkı
var mı? yargıçların siyasi bir amacı varsa ki bu
doğal bir şeydir, siyasi parti kurar ve seçime girer.
Bir yargıç yolsuzluk operasyonu yapabilir
hatta bu onun görevidir. Ancak Türkiye’de yapılan yolsuzluk operasyonu,
insanların aklına ‘‘siyasi bir operasyon’’ fikrini akıllara getiriyorsa burada
söz konusu yargıçların oturup düşünmeleri gerekmez mi?
Türkiye’de hukukun siyasete ve siyasi niyetlere ne kadar araç edildiği de
herkesin malumudur. Yani şunu demek istiyorum, bizim Ülkemizin hukuku da sütten
çıkmış ak kaşık değildir, siyasi sistemimiz ve siyasilerimiz gibi. Keşke bizim
hukuk sistemimiz vicdanları kanatmayan aksine verdiği kararlarla vicdanlara
‘’oh’’ dedirten bir hukuk sistemimiz olsaydı… Ama realite şu; bu hala hepimiz
için bir temenniden ibarettir.
12.01.2014