Evet bu sistem bizi kandırdı…
En başta kurucu dedikleri Atatürk’ü bile yanlış anlattılar.
Hiç yanlışı olmayan,hata işlemeyen,hiç yenilmeyen,getirdiği sistemin hiçbir yanlışın olmadığı,noksansız bir sistem getirdiğine bundan dolayı hiç kimsenin eleştiremediği bir insan! Diye tanıttılar.
Şeyh saidi,cumhuriyet düşmanı olarak anlattılar.Sonradan anladık ki getirdikleri yanlış sisteme isyan ettiğini gördük.
Saidi nursi’yi gerici diye anlattılar.Ama en felsefi eserler yazan,din alanında geniş düşünebilen bir insan olduğunu sonradan öğrendik.
Müslümanların bu ülkede demokrasiden falan anlamadıklarını bize söylediler. Ama onlar demokrasiyi kendi tekellerine aldıklarını bize söylemiyorlardı. Kendi iktidarlarını devam ettirme aracı olarak kullandıklarını sonradan öğrendik.
Osmanlı konusunda da bize yalan söyledi.
Osmanlı’nın eğitim sistemini gerici olarak bize yuttururken kendisinin getirdiğini de gördük.
Osmanlı’nın hukuk sisteminin gericiliğini bize empoze ederken sonradan kendisinin ne kadar çarpık bir sistem getirdiğini gördük.
Osmanlı’nın yönetim biçiminin saçmalığını anlatırken kendisinin padişah veya en azından halife olmak için can attığını sonradan öğrenecektik.(bu konuda ayrıntılı bilgi isteyenler paşaların hesaplaşması adlı Mustafa armağan’ın kitabına başvurabilirler.)
Tabii getirdiği yönetim sisteminin muhteşemliğini! Yaşıyoruz.
Anlatmaya bile gerek yok sanırım.
Osmanlı’yı reddederken diğer tarafta onun borçlarını ödemeyi kabul eden bir çarpık sistemmiş.
Osmanlı’yı geri, kendisini(statükocu cumhuriyeti) çok ileriymiş gibi bize anlattı.
Ama büyüdük ve okuduk öyle bir şey yokmuş. Hatta geri dediği Osmanlı çoğu konularda kendinden çok ilerideymiş.(buradan Osmanlıyı kutsadığım anlaşılmasın sadece karşılaştırma yaptığımız zamanki tabloyu söylüyorum)
Kürtleri de, bize gerçekleriyle anlatmadı.
En fazla, Kendi Kürd’ünü bize anlattı. Sadece lafta kürdüm deyip çarşıda pazarda Türkçe konuşan, düşünen ve okuyan insanlardan bahsediyorlardı. Çocuğuyla Türkçe konuşan, hakk isteyen soydaş Kürtleri de haksız, isyancı ve hain olarak gören Kürt insanlar makbuldü.
Kendi Kürd’ü de gerçeklerle hiç alakası olmayan bir Kürttü.
Ondan dolayı Kürtleri duyduğumuzda çoğumuz, onları sanki PKK ile beraber ortaya çıktıklarını zannediyoruz. Evet, çünkü bize doğruyu söylememişti. Çünkü onların Kürtleri sadece sözde(bu kelimeyi sevmeme rağmen kullanmak zorunda kaldım) Kürtlerdi.
Alevi konusunda da aynıyız.
Alevilerin katliamı hak ettiklerini bize anlatmıştı. Çünkü devletin olmadığı yerde! Aleviler devlete isyan etmişler. Ve bizim devletimiz Alevilerin devlete olan isyanlarını(ortada isyan falan yok sadece sistemin onlara dayattığı yapay şeyleri kabul etmemeleri vardır.) gerekçe göstererek onları öldürdüğünü anlatıyordu biz de inanmıştık.
Alevilerin hakları gündeme geldiği zaman da klasik tepkilerimizi veriyorduk çünkü biz onları bilmiyorduk. Bilmediğimiz bir şeye de düşman kesilmiştik. Başörtüsünü savunurken, din dersi zorunluluğunun kaldırılmasını savunmuyorduk; çünkü hepimiz yalan yanlış bilgilerle donatılmıştık. Biz,‘insani’ olarak değil ‘yapay etiket’lerimizle bakıyorduk.
Arapları da bize gerçekleriyle anlatmadı. İnkâr ettiği Osmanlı’ya kendi kaderlerini tayin etme haklarını kullandıkları için bize ‘hain millet’ olarak anlattı. Bizi arkadan vurmuşmuşlar…
Bu yalandan dolayı Türkiye vatandaşı olup, kimliğini gizleyen binlerce Arap insanı vardır. Dikkat ederseniz insanların aslını inkâr etmelerini sağlayan bir sistem ve o sistemle yetişmiş kafalar var.
Bu kafalar kişiliksiz ve karaktersiz bir şekilde yetişiyorlar. Çünkü sistem onlardan adam olmalarını ya da kişilikli karakterli olmalarını değil; Türk olmalarını istiyordu.
Çerkezleri, Lazları vesaire milletleri zaten anlatma gereği bile duymamıştı…
Evet, bu sistem Müslüman’ı da yanlış tanıttı bizlere. Müslüman, demokrasiden anlamayan, laiklik düşmanı, cumhuriyet düşmanı olarak lanse edildi bize. Bize Müslümanları kendisi olarak kabul etmediğini, onları modernize etmediğini, onları eğitmediğini, kısacası onları vatandaş olarak kabul edip onlara insani muamelede bulunmadığını anlatmıyordu. Onları düşman saflarına kattığını söylemiyordu. Onları düşman ilan edip, onlar üzerinde ‘başkalarını’ da modernleştirdiğini, sekülerleştirdiğini anlatmıyordu.
Evet, görüyorsunuz Müslüman dedikleri kesim, şu anda bu ülkeyi demokrasi yönünde dönüştüren ve değiştiren olduklarını görüyoruz.(en azından öyle bir görüntü var.)
Evet, bu sistem başörtülü insanı görünce 10.yıl marşı söyleyen kafalar yetiştirmekten başka bir işe yaramadı.
Halkı kutuplaştırmaktan başka bir işe yaramadı. Farklılıklardan oluşan bir ulusu yaratamadığından dolayı cemaatlerle dolu bir halk ortaya çıktı.
Halkın bir kesimini dışlayabildiği kadar dışlayıp; diğer bir kesimini de elitleştirebildiği kadar elitleştirebilmek için çalıştı.
Halkın bir kısmına gerici diyen, diğer kesimine ilerici çağdaş diyen kafalar yetiştirdi.
Müslüman’ın laikleşmesini sağlamak için kendisiyle zıt düşecek şekilde diyaneti kurdu. Bir anlamda kendi müslümanını yaratmak da diyebilirsiniz buna.
Kürde yeni kimlik icat edip ‘sen aslında bir Türk’sün diyecek kadar komik bir sistemimiz var maalesef….
Aleviyi, Sünnileştirmek için Tunceli’de Camii yapacak kadar komik bir sistemimiz var.
Sünni’yi Hanefileştirmek için diyanette geçerli(makbul) mezhep Hanefiliği yapıp şafiyi Hanefileştirmek için çalışmalar yapacak kadar trajikomik faaliyetleri olan bir sistemimiz var.
Sözün özü şudur;’’Türkiye’de tam adam, milliyetçi adamdır. Tam adam okumuş adam değildir.’’şerif MARDİN
Sistemin tek şartı var o da milliyetçi ol yeter…
Bayram bükri
Elazığ 2011-11-21
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
yorumlarınız bizim için önemlidir...