Müslümanların ana akım ekolü olan ehlisünnet vel cemaat anlayışında,
İmam’a yani devlet başkanına karşı isyan etmek, emirlerine muhalefet etmek v.s.
caiz değildir. Bu konudaki görüşler ana akımın siyaset ile ilgili kaynaklarının
çoğunda geçmektedir.
Hep şunu düşünmüşümdür; ekollerin
görüşlerini oluşturan ya da meydana getirenlerin insan olduklarını bir an bile
akıldan çıkarmamak lazım. Ana akım’ın görüşlerini de sistematize edenler, şüphesiz
ki birer insandılar. Dolayısıyla bu insanların kendi zamanlarını ne kadar
aşabildikleri her zaman bir soru işaretidir. Evet, bu insanların görüşleri,
kur’an ve sünnet’ten mülhem alarak oluşturulmuş görüşler olduğu bir hakikat.
Ancak her insanın dinin kutsal metinlerinden aynı ölçüde ve aynı şeyi
anladıklarını söylemek imkânsızdır. Eğer hepimiz aynı şeyi anlayıp, aynı şeyi
uygulasaydık, o zaman Allah’ın bize en büyük nimet olarak verdiği aklın
varlığının gereksizliği de ortaya çıkardı. Dolayısıyla aklın gereksizliği
demek, Din’in varlığının gereksizliği demektir. Çünkü Yüce Allah aklı olmayanı
ne mükellef kılmış ne de muhatap almıştır. Evet, dolayısıyla her Müslümandan
bizim gibi aynı düşünmesini beklemek, bizim gibi yaşamasını istemek ilk başta
Allah’ın yaratılış hikmetine ters ve insana hakarettir. Şu kadar var ki, dinin
özünü oluşturan ana temellere aykırı da akıl kullanılamaz. Çünkü dinin özünü
oluşturan temel inançları aklımızca yorumlayıp değiştirmeye kalkarsak, o zaman
dinin tahrifini başlatmış olacağız. Dini özü nedir Diye bir soru akla
gelebilir; dinin özü Allah’a iman ve diğer iman esasları olduğunu
söyleyebiliriz.
Esas konumuza dönecek olursak ‘’İmama isyan’’
icazet vermeyen islam alimleri kendi zamanlarının realitesiyle hareket etmişler
ve bunun en iyi seçenek olduğunda ittifak(ana akım alimleri) etmiş olabilirler.
Ve böylece bir çıkış yolu bulmuşlar.
Modern zamanda artık ‘’devlet’’ sistemleri değişmiş, tamamen insanların
oluşturduğu bir sosyal yapı olduğu, dolayısıyla kutsal olmadığı ve bu kutsal
olmayan aygıtın yöneticisinin de kutsal olmadığı, devleti yönetenlerin her an
denetlendiği ve herhangi bir hatalarının veyahut hukuka aykırı bir fiillerinde
hesaba çekildiği gerekirse müebbet hapse çarptırılan, Arap baharında da
görüldüğü üzere demokrasi ve daha iyi ve müferreh bir yaşam için diktatörlerin
yıkılıp gittiğİ ve isyan edilebildiği bir devirde şüphesiz ki, klasik islam
anlayışındaki ‘’devlet’’ algısını kabul etmek zor görünüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
yorumlarınız bizim için önemlidir...