Zaman
gazetesinde dün(20.01.2013) yayınlanan, Murat Varol imzalı ve ‘’Zazaca nedir, ne değildir?’’ başlıklı bir makalede, Zazaca’nın Kürtçe’nin bir lehçesi
olmadığını iddia ediyordu. Ve bu meselenin siyasi olarak ele alınmaması
gerektiğini, aksine dil bilimcilerinin bu konuda konuşmaları gerektiğini
söylüyordu.
Zannımca, kimse dil meselesinin siyasi
olarak ele alınması gerektiğini söylemez. Bu konuda murat varol ile hem fikiriz
diyebilirim. Ancak insanın aklına şu soru da gelmiyor değil: dil meselesi
siyasi bir mesele değil ise devletler neden bazı dilleri yasakladıkları gibi
bazı dilleri yaşatmak ciddi kaynaklar aktarmış ve gayretler sarfetmiştir. Eğer dil meselesi siyasi bir mesele olmamış
olsaydı, modern devletler, diller ile ilgili özel politikalar yürütürler
miydi? Eğer dil konusu siyasi bir mesele
olmasaydı Türkiye Cumhuriyeti, bırakınız Türkçe dışındaki yerel dilleri, Türkçe’nin
bile farklı ağızlarının yok olmasına sebep olacak ‘’resmi lehçe ‘’ uygulamasına geçer miydi? Şüphesiz inkâr edilemez bir hakikat de şudur;
yeni bir ulus yaratma amacını güdenler için ve herhangi bir milletin ulus
olmaması için de dillerin yasaklaması yolunu seçenler, dil konusunun ne kadar
siyasi bir mesele olduğunu bizlere göstermiştir. Dolayısıyla dil konusunun
siyasi bir konu olmadığını söyleyemeyiz. Ayrıca hayatın kendisinin siyasetten
bağımsız olmadığını düşündüğümüzde, hayatı inşa eden dilin siyasi bir konu
olmadığını söylemek doğrusu güçtür.
Murat varol şunu da ekliyordu:’’ Bir konuşma sisteminin dil mi lehçe
mi olduğu hususu, dilbilimin konusudur.’’Evet işte bu konuda mutlak anlamda
uzlaşma tavrını sergilememiz için haklı bir gerekçemiz vardır. O zaman burada akla hemen şu soru gelebilir:
o zaman bu konuda dilbilimciler ne diyor? Veya ne demişler? İşte bu konunun
iyice araştırmaya değer olduğunu söyleyebiliriz. eğer gerçekten dilbilimciler,
bilimsel anlamda Zazacanın, Kürtçenin bir lehçesi olmadığını ispatlamışlarsa o
zaman herkesin buna saygı göstermesi gerekir. Ancak insanın aklına hemen şu
soru gelebilir: dilbilimci dediğimiz insanlara nasıl güveneceğiz? Onların
siyasi davranmadıklarını nasıl iddia edebiliriz? Yani bunu hangi ölçütlere
dayanarak, dilbilimcilerinin tam anlamıyla bilimsel davrandıklarını
açıklayabileceğiz? Bu ve buna benzer sorular şüphesiz bu işin ne kadar
çetrefili olduğunu, zor olduğunu gösteriyor.
‘’Birbirlerini anlamayan kişilerin değişik
diller konuştuğu doğal olarak söylenmektedir. Bir dilin iki varyantından çok
öte bir şeye tekabül eden Zazaca ve Kürtçe, sözü edilen dilsel ve kültürel
bağlamdan kopartılıp, siyasal bir alan üzerinden tartışmaların merkezini
oluşturduğundan farklı görüşlerle karşılaşmaktayız.’’ Yani Murat Varol’a göre
Zazacanın, Kürtçeden ayrı bir dil olarak kabul edilmemesi siyasi nedenlerden
dolayıdır. Aslında biz dönüp Murat Varol’a şunu sorabiliriz; sizin, Zazacayı
ayrı dil olarak kabul etmeniz bir siyasi nedenden ötürü olabilir mi acaba? Çünkü,
‘Zazaca, Kürtçenin lehçesidir’ demek sisyasi bir söylem ise( ki Murat Varol’un
dediği budur) bunun aksi olan ‘Zazaca, ayrı bir dildir’ söylemi de aynı şekilde
ve oranda siyasi olması uzak bir ihtimal değildir. Dolayısıyla siyasi söylem
suçlaması yersizdir. Burada Murat Varol’un kendi görüşünü teyid etmek için
başvurduğu bu yol tutarlı değildir.
Murat Varol devam ediyor:’’Zazaca konusundaki
akademik görüş de son derece nettir, Zazaca ayrı bir dildir.’’ Burada Murat
Varol’un akademik görüş’ten kasdı, sadece bingöl üniversitesi ve kendisi ise
doğru olabilir; ancak herkes, Akademik Görüş’ün, sadece bingöl üniversitesi ve
Murat Varol’un görüşlerinden ibaret olmadığını bilir. Murat varol, Mardin Artuklu
üniversitesi (MAÜ) Rektör Yardımcısı ve Yaşayan Diller Enstitüsü Müdürü
Prof.Dr. Kadri Yıldırım’ın görüşlerini okumuş olsaydı, akademik görüşün sadece
kendi söyledikleriyle sınırlı olmadığını görürdü. Mardin Artuklu üniversitesi
(MAÜ) Rektör Yardımcısı ve Yaşayan Diller Enstitüsü Müdürü Prof.Dr. Kadri
Yıldırım, bu konuda aynen şunları söylüyor, Bilimsel bir rapor hazırladıklarını
ve raporda yaklaşık 800 yıldan beri yazılan kaynaklarda Zazalar Kürtlerin bir
kolu, Zazaca da tıpkı Kurmanci, Sorani, Gorani, ve Lori gibi kadim Kürtçe'nin
bir dalı olarak kabul edilmektedir. Dolayısıyla akademik görüş Murat Varol’un
dediği gibi olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. bu konuda da isabetli bir
görüş serdettiğini söylemek güç görünüyor.
Murat varol şöyle devam ediyor:‘’Zazaca ve
Kürtçe birbirini anlayabilen diller değildir. Dolayısıyla teknik olarak bunlar
iki ayrı dildir. Gerek bilimsel yaklaşım, gerekse dünya çapında baktığınız
zaman bugünün bakış açısına uygun olan yaklaşım; Kürtçe ve Zazacayı iki ayrı
dil olarak kabul etmekten geçmektedir.’’ Yani Murat Varol’a göre aynı dili
konuşanlar, eğer birbirlerini anlayamıyorlarsa o zaman bunların ortak dil
konuştukları söylenemez. Hakikat bu değildir. Örneğin, Şırnak’ta konuşulan Kürtçe
ile D. Bakır’da konuşulan Kürtçe farklılık arz edebiliyor ve bu durum
üniversitede okuyan Kürt gençleri arasında sık sık rastlanılır. Dolayısıyla Murat
Varol’un mantığıyla olaya bakacak olursak bunların farklı dillere sahip
olduklarını söylememiz gerekiyor. Çünkü birbirlerini anlayamıyorlar. Bu
gerçekten hakikatten uzak bir zorlamadır. Ayrıca murat varol zazacanın kürtçenin bir
lehçesinin olmadığının kabulünün gerekliliğini dünyanın ve bugünün dünya
bakışına daha uygun olduğunu söylüyor. Doğrusu insan merak ediyor; biz bir hakikati
ortaya koymaya çalışırken, dünyanın ve günün bakışına uygunluğunu mu araycağız?
Hayır, bilimsel konuşacaksak böyle subjektif şeyleri ileri süremeyiz.
Aynı şekilde Türkçe’nin altı lehçesini
konuşanların, bunların hepsinin birbirlerini anladıklarını söyleyebilir miyiz?
Örneğin Türkiye Türkçesini konuşanlarla Çuvaş Türkçesini konuşanların
birbirlerini anlayabilirler mi? Anlayamadıklarından dolayı bu iki lehçenin Türkçe
olmadığını iddia edebilir miyiz? İddia edemeyeceğimize göre, Zazaca ile
Kurmancî’yi konuşanların birbirlerini anlamamaları, bu iki lehçenin iki ayrı
dil olduğunu söylemek hakikate, vicdana, iz’ana sığar mı?
Türkiye’de Kürtçe alanıyla ilgili iki devlet
üniveristesi ilgileniyor. şüphesiz ki Mardin’de bulunan Artuklu Üniversitesi, bu
konuda kayda değer bir ilerleme kaydetmiştir. Diğer bir üniversite de Bingöl
Üniversitesidir. Konuyu dikkatlice takip
edenler bilirler ki, bu her iki devlet
üniversites, bu konuda zıt kutuplarda bulunuyorlar. Bingöl Üniversitesi Zazaca’nın
ayrı bir dil olduğunu savunurken; Mardin Artuklu Üniversitesi de Zazacanın
Kürtçe’nin bir lehçesi olduğunda ısrar ediyor:
Mardin
Artuklu üniversitesi (MAÜ) Rektör Yardımcısı ve Yaşayan Diller Enstitüsü Müdürü
Prof.Dr. Kadri Yıldırım, bu konuda fikirlerini şöyle açıklıyor, Bilimsel
bir rapor hazırladıklarını ve raporda yaklaşık 800 yıldan beri yazılan
kaynaklarda Zazalar Kürtlerin bir kolu, Zazaca da tıpki Kurmanci, Sorani,
Gorani, ve Lori gibi kadim Kürtçe'nin bir dalı olarak kabul edilmektedir. Yıldırım,
Zazaca'yı olabildiğince ayrı bir dil göstermek ve Zaza'ları da mümkün olduğunca
ayrı bir kavim olarak göstermeye çalışanlar şimdiye kadar Zazaca'yla ilgili
elle tutulur hiçbir araştırma ve çalışma yapmadı. Oysa Zazaların, Kürtlerin
kolu olduğunu belirten birçok belge bulunuyor. Mustafa Kemal 1919 tarihinde bir
telgraf çekiyor. Bu telgrafında özellikle Erzincan ve Sivas bölgelerindeki
Zaza'lardan bahsederken diyor ki, harpten evvel buradaki sakinlerin büyük bir
kısmı Türk'tür ve azı da Zaza denilen Kürtlerden oluşuyor. Mustafa Kemal de
Zaza'canın Kürtçe'nin bir kolundan bahsediyor. Buna benzer günümüze kadar
birçok örnekler var. Bunların hepsi hazırladığımız makalede örnekleriyle yer
alıyor. Ayrıca Yıldırım, ortaçağ ve doğu kaynaklarında olduğu gibi Avrupalı
Seyyah ve dil bilimcilerinin yaptığı araştırmaları sonucunda Zazaların
Kürtlerin bir kolu olduğu görüşü hakim olduğunu söylüyor.
ÖRGÜT DİLİ YOK TARİHİ BELGELER VAR
Yıldırım, Zazaca'nın Kürtçe'nin bir lehçesi olduğunu
söyleyenlere 'örgüt ağzı ile konuşuyorlar' şeklindeki açıklamalara yönelik,
Örgüt yokken 300 ile 800 yılları arasında Zazaca'nın Kürtçe'nin bir lehçesi
olduğunu belirten tarihi orijinal belgeler vardır dedi.
ZAZACAYI ASİMİLE ETMİYORUZ
Zazaca'yı asimile ettiklerine ilişkin iddiaların doğru
olmadığını aksine Zazaca'yı bir eğitim dili haline getirerek ona hayat
verdiklerini ifade eden Yıldırım, Enstitümüzün ilk yayını 700 sayfalık Zaza
külliyatıdır. Böyle bir külliyat ne yazılmış ne de bundan sona yazılacak
gibidir. Sonra bizim aldığımız yüksek lisans öğrencilerimizden Zazalara bir
bölümü ayrılmıştır. Pozitif ayrımcılık yapılmıştır. Zazaca'yı bir eğitim dili
haline getirmek onu asimile etmek mi sayılır, yoksa hayat vermek mi Bunu
kamuoyunun takdirine bırakıyorum dedi.
http://www.radikalgenc.com/wp-admin/post.php?post=20469&action=edit
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
yorumlarınız bizim için önemlidir...